Akıllı telefonların hayatımıza girmesinden sonra özellikle mobil uygulama tasarlamak, başlı başına apayrı bir branş olarak görülmeye başlandı. Bugün pek çok girişimci yaratıcı uygulama fikirlerini teknik olarak hayata geçirip pazarlama yoluna gidiyor. Sadece ülkemizde geliştirilmiş binlerce mobil uygulama söz konusu. Bu mobil uygulamaları native ve hybrid olmak üzere iki temel gruba ayırabiliriz. Mobil uygulama geliştirmek isteyen kişiler bu iki tercihten birine yönelmek durumunda. Elbette hem maddi hem de teknik olarak iki uygulama tipi arasında ciddi farklar bulunuyor. Mobil uygulama geliştirme aşamasında bu ikisi arasında tercih yaparken, yapacağınız uygulamanın kullanım alanı ve amacını göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
Native mobil uygulama, sadece bir işletim sistemine özgü olarak üretilen uygulama demektir. Zaten native sözcüğü “doğal olan” anlamına geliyor. Bu tip uygulamalar bazı kaynaklarda “yerel uygulama” olarak da adlandırılabiliyor. Bu uygulamalar, belli bir cihaza veya bir işletim sistemine özel olarak tasarlandığı için cihaza ait yazılımsal veya donanımsal kaynaklarla doğrudan etkileşim halinde olabilmektedir. Dolayısıyla uygulamalar cihazın içinde yer alan örneğin son model kamera özellikleriyle entegre şekilde çalışabilir. Pek çok sosyal medya uygulaması, spor ve haber uygulamaları esasen native uygulamalardır. Bunlar genelde çok daha hızlı çalışan, çok daha dinamik uygulamalardır. Uygulamanın yapısına bağlı olarak internet olmadan da çalışan native uygulamalar bulunmaktadır. Her platformun kendine özgü bir dili vardır, native uygulamalarda desteklenen programlama dillerine adapte olmak zorundasınızdır. Java tarafından geliştirilen android uygulamalarını native mobil uygulamalara örnek olarak sunabiliriz.
Native App özellikleri ve avantajları
Native mobil uygulaması her şeyden önce manueldir. Bu da onu oldukça zahmetli kılar. Bu noktada wordpress tabanlı bir web sitesi ile sıfırdan özgün şekilde hazırlanmış bir web sitesi arasındaki ciddi farkı düşünebiliriz. Yüklü olan, cihazda var olan yazılımlardan faydalanma şansına sahiptirler. Verileri uzaktan depolama şansı bulunmaktadır. HTML ya da Javascript benzeri yazılım dilleri söz konusudur. Mobil üzerindeki tarayıcılar söz konusu sitelere bu yazılım dillerini okumadan ulaşamaz. Nihayetinde mobil cihazların kapasiteleri bellidir. Bu da kullanıcıları yavaşlatan bir unsur olarak karşımıza çıkar. Oysa native mobil uygulamaları söz konusu sitelerin aksine oldukça yüksek hız performansı gösterir. Öte yandan kullanıcılara son derece zengin bir kullanıcı deneyimi sunmaktadır. Firmaların marka değerine önemli ölçüde katkıda bulunur.
Native mobil uygulamalarında normal sitelere kıyasla 3 kat daha fazla ürün görüntüleniyor. Bu açıdan etkili pazarlama ve satış bağlamında native e-ticaret mobil uygulamalarına yönelmek gerekiyor. Uygulamalar güncellemeye ihtiyaç duyduğunda bizzat cihazın kendi bildirim sistemi devreye girer. Native uygulamaların genel anlamda yeniliklere çok daha kolay adapte olduğu bilinir. Daha zengin ve yoğun tasarım şablonlarıyla dikkat çeken native uygulamalarda, kullanıcılar görece çok daha fazla vakit geçiriyor. Ayrıca native uygulamalar görece daha güvenli tipte uygulamalardır diyebiliriz.
Son yıllarda bilindiği gibi Apple firması dışarıdan uygulam yüklenmesine pek sıcak bakmıyor. Bu koşulu zorunlu hale getiren Apple, gerekçe olarak güvenliği gösteriyor. Bu nedenle mobil uygulama geliştiricileri söz konusu tasarımlarını, yazılım altyapısına uygun olarak ortaya çıkarmak zorunda kaldı. Android’in bu anlamda Apple kadar katı kuralları yok fakat o da zaman içinde kendi konseptine uygun bazı kurallar getirdi. Yazılım altyapısı ve işletim sistemi arasındaki şartlar farklı olduğu için uygulama maliyetleri artmaya başladı. Buna rağmen native uygulama standartları bir hayli yukarı çekti ve performans düzeyini yükseltti. Nihayetinde bu durumda zengin deneyim potansiyelinden ötürü kazanan genelde kullanıcıların kendisi olmaktadır.
Native App eksileri
Native mobil uygulamalarının avantajları kadar dezavantajları bulunuyor elbette. Öncelikle her platforma özel yeni bir kod yazmak durumundasınız. Farklı işletim sistemlerine ait uygulamalar, bir diğerinde çalışmaz. İşletim sistemlerinin kendilerine özgü uygulamalarını ayrı ayrı hayata geçirmek gerekiyor. Yeni bir işletim sistemine adapte olmak bir geliştirici için çok zordur. Bu da birbirinden farklı işletim sistemlerinde uzmanlaşmış, fazladan geliştiriciye ihtiyaç olacaktır. En önemli eksisi ise maliyetlerin yüksek olmasıdır.
Neden native App tercih edilmeli?
Çok büyük markalar da dahil olmak üzere kullanıcı deneyiminden ödün verdikleri an değer kaybı yaşayabiliyor. Popüler bir uygulamada birkaç saatlik bir arızanın dahi yüzbinlerce dolarlık zararları olabiliyor. Bu tip örneklere yakın geçmişte sıklıkla rastlayabiliriz. Büyük bir kitleye hitap ediyorsak, uygulama doğası gereği cihazın özelliklerinden beslenmek durumundaysa, veri almanın ve vermenin dışında görev yoğunluğu fazlaysa, performansa dair endişeleriniz varsa, native uygulamaları tercih etmeniz şarttır. Daha yüksek kapasiteli, daha geniş hacimli ve yüksek performanslı, profesyonel bir uygulama amaçlıyorsanız öncelikli tercihiniz native mobil uygulama olmak durumundadır.
Hybrid mobil uygulama İle farkları
Bu soruya kesin bir cevap vermek zordur, çünkü mobil uygulama geliştiricileri, bu konuya dair farklı bakış açıları geliştirmiştir. Hybrid mobil uygulamalara kıyasla maliyetleri biraz daha yüksektir. Hybrid mobil uygulamalar da tek bir defa kod yazılıyor. Bu, tüm platformlar için ortak şekilde geçerli olabiliyor. Genelde native mobil uygulamaları hybrid monil uygulamalarına kıyasla çok daha kısa sürede tamamlanır.